ÜMRAN GÜNDEŞ
Kızlarınızı iyi yetiştirin; Kendi kendilerine yetmeyi öğretin…
Namuslu olmanın yürekten geçtiğini öğretin… Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin… İstediğini giymeyi öğretin…
İnsanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin…
Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin…
Kıskanılmanın güzel, saygısızlığın kötü olduğunu öğretin…
Beni çok kıskanır, dışarı çıkarmaz, şunu bunu giydirmez diyen adamla gurur duymamayı bunun aslında kendine hakaret olduğunu öğretin…
Arayıp neredesin, kiminlesin vs. diyen adama seni tanımadan önce nasıl davranacağımı bilmiyor muydum haddini bil demeyi öğretin…
Eşlerini aldatan erkeklerin yanındaki ikinci kadın olmamayı öğretin…
Oğullarınızı iyi yetiştirin;
Karşı cinse saygı duymayı öğretin…
Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin…
Dokunmaktan korkmamasını öğretin… Sevmenin değer verme olduğunu öğretin…
Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin…
Bulunmaz hint kumaşı olmadıklarını, olsalar bile burun silinen mendillerinde kumaştan yapıldığını, hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin…
Ama bunları önce kendi içinizdeki çocuğa öğretin!
AlbertEinstein
Bu sözlerin sahibi bilge insan Einstein; felsefi düşüncenin ilmiğinden süzerek yaşama aktardığı gerçekleri hepimiz sorgulamalıyız. İnsani değerleri yorumlayarak, kendi kişiliğimiz ve yaşamımızla karşılaştırmalıyız!
Bu söylemin; kişisel gelişim üzerinde ne kadar etkili olduğunu da derinliğine düşünmeliyiz.
Hayat hızlı bir akıntıyla kendi yoluna devam ediyor. Biz bunun neresindeyiz. Akıntıya kendimizi kaptırarak mı sürükleniyoruz, yoksa akıntıya biz mi yön veriyoruz?
Kendi dünyamızda yarattığımız değerlerimizi çocuklara, topluma aktarmaya çalışıyoruz. Herkesi kendi dünyamızla sorguluyoruz. Kendimizi dünyanın merkezine koymuş acıları, hüzünleri ve mutluluğu kendi eksenimizde görüyor ve yeni değerler yaratmaya çalışıyoruz.
Yaşananları izledikçe ne kadar geri bırakıldığımızı, hiç sayıldığımızı görüyor ve öfkemizi kontrol etmeye çalışıyoruz. Sevgiden korkan, duygudan kaçan, saygıdan azalan, kibirden beslenen bir toplumun travmaları içinde ruhumuzdaki sızıyı dizginlemeyle meşgul oluyoruz.
Kendi içimizdeki ve ruhumuzdaki çocuğu insani değerlerle eğitemezsek, hayatın bütün zorluklarını omuzlarımıza yüklemiş oluruz. Bu yükü sadece kendimize değil, tüm çevremize de yansıtmış oluruz.
Bu yükün altından kalkmanın en doğru yolu; “SEVGİ” kavramının içini doldurmak, yaşatmak ve içimizdeki çocukla birlikte büyütmekten geçer.
Kadın, çocuk, engelli masumiyeti altında yeni değerler yaratmadan, insani değerleri öne çıkararak GÜZEL GÜNLER görebiliriz
Kadını sorgulayan ve istediği formatta yorumlayan, çocuğu örseleyen ve geleceğini düşünmeyen bir toplumun konuşacağı konuların başında; kadın cinayetleri ve çocuk istismarları gelir.
İşte bugün olduğu gibi!
Her gün kadın cinayetleri her Gün çocuk istismarları…
Her şeye rağmen, umudumuzu karartmamalıyız.
Sabahattin Ali’nin dediği gibi; “Çiçek açsın mı gönlünüz? O zaman tebessüm ediniz zarifçe, tüm anlamsız boş hüzünlerinize…”
Tebessümü nazikçe mimiklerimize taşıyan sonsuz sermayemiz, “SEVGİ” dir.
“SEVGİ” niz eksik olmasın… (Mersin Times)
ASAYİŞ
10 Aralık 2024ASAYİŞ
10 Aralık 2024ÇEVRE
10 Aralık 2024GENEL
10 Aralık 2024ASAYİŞ
10 Aralık 2024ASAYİŞ
10 Aralık 2024ASAYİŞ
10 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.