02 Haziran 2023 Cuma
GÜLBİN DAL
Olağan dışı bir dönemde başlayan seçim süreci, 28 Mayıs itibariyle son buldu.
Şubatta meydana gelen deprem felaketinin yaraları tam sarılmamışken, seçim sürecine girildi. Dolayısıyla seçim ekonomisi uygulanmaya başlandı. Seçim öncesi kampanya sürecinde tüm partilerin seçim vaatlerinde; yardım, maaşlara zam, ek artış, ikramiye, erken emeklilik, geliri düşük ailelere destek ve sosyal yardımların artırılması gibi tamamen yardıma yönelik vaatler vardı.
Üretime ve istihdama yönelik ise ciddi bir proje ile karşılaşmadık.
14 Mayıs seçim sonuçları açıklandıktan sonra, özellikle deprem bölgesinden mevcut iktidara yüksek oranda çıkan oylar nedeniyle deprem bölgesindekilere, iktidara oy vermeyen vatandaşlar tarafından ağır sözler sarf edildi.
Çok üzücü…
Toplum olarak ne zamandan beri yaptığımız iyiliklerin karşılığını bekler olduk.
Yardımsever, misafirperver, duyarlı, düşünceli, çalışkan bir toplum değil miydik?
“Yap bir iyilik at denize, balık bilmez ise, halik bilir.” atasözünü unuttuk mu?
İşte bu süreçte, ikiye bölünmüş bir toplum olarak birbirini suçlayan, hakaret eden, düşmanca bakan, lanet olsun sana, ifadelerini kullandığımız insanlara dönüştürüldük.
Biz ve onlar olduk.
Ve Seçim Süreci BİTTİ!
Şimdi ne oldu peki?
Üst üste gelen zamlar.
Derin yoksulluk, geçim sıkıntısı, alım gücünde ciddi kayıp, merkez bankası rezervlerinde azalma, döviz kurlarında tırmanış. İhracatçı, üretici, esnaf, emekli, memur, asgari ücretli sıkıntıda.
Acil çözüm bekleyen en önemli konumuz Ekonomi.
“Türkiye Yüzyılı” sloganı ile seçimde, halkın yüzde 52,16’sının oyunu alarak, tekrar Cumhurbaşkanlığına seçilen sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ekonomiyi düzeltecek tedbirleri en kısa zamanda alması gerekir. Ayrıca Sayın Erdoğan Cumhur İttifak’ına oy vermeyen vatandaşlarına karşı hoş görü, sevgi iklimini getirmek zorundadır.
“Sana Söz” sloganı ile, halkın yüzde 47,84’ünün oyunu alan sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, kendisine güvenen ve oy veren insanların, haklarını koruyup kollaması, bunların takipçisi olması sorumluluğu vardır.
Yüzde 4,32’lik oy farkı ile ne kazanan vardır, ne kaybeden.
İki Cumhurbaşkanı adayının da önceliği, üzerinde ağır ekonomik yükü olan halkının ekmeğine, aşına, işine çözüm getirmesidir.
Lider olmanın gereği de bu değil midir?
Aslında Türk Halkı görevini yapmış ve açık bir şekilde isteğini söylemiştir:
“Ayrımız gayrımız yok, anca beraber kanca beraber.” (Mersin Times)
GÜLBİN DAL
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100. kuruluş yıldönümünü 29 Ekim 2023’te kutlayacağız. İlk günkü heyecan ve gururla. Çok büyük bir coşku olacağına inancım tam.
1923 yılından itibaren 23 yıl boyunca ülkemiz tek partili sistem ile yönetildi. 1946 yılında ilk defa çok partili döneme geçildi. Bu tarihte yapılan seçimlerde İsmet İnönü liderliğindeki CHP birinci parti seçildi. Celal Bayar liderliğindeki Demokrat Parti ise ikinci parti olmuştu. O süreden bu tarafa hali hazırda 66 hükümet ve 4 kez de Recep Tayyip Erdoğan hükümeti ile ülkemiz yol almaktadır. Her hükümet ortalama 1,5 yıl görevde kalmıştır. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte en uzun ülkemizi yöneten hükümet Recep Tayyip Erdoğan hükümetidir.
Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde 66 hükümet…
14 Mayıs 2023’te yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Sayın Recep Tayyip Erdoğan cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime gireceğini açıklamıştır.
14 Mayıs 1950 seçiminde Demokrat Parti’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı zafer kazandığı bir tarihtir. İkinci bir 14 Mayıs seçimi, 1950 yılının bir rövanşı olacak mıdır acaba?
Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı kim olacak, milletvekilliği listeleri nasıl oluşacak gibi akılda onlarca soru ile siyasilerin gündemi çok dolu. 6’lı Masanın, yani Millet İttifakının Cumhurbaşkanı olarak belirleyeceği aday tartışmaları hali hazırda sürmektedir. Aday tartışmaları sürerken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın bir açılışta sayın Kemal Kılıçdaroğlu için; “Temennimiz Cumhurbaşkanı olarak teşrif etmeniz.” demiştir. Bu ifade ile desteğini Sayın Kılıçdaroğlu’ndan yana kullandığı açıktır.
6’lı masada, oy oranları %3’ü geçmeyen küçük ortakların durumu, özellikle milletvekilliği listelerinde problem yaratabilir.
Sayın Babacan kısa bir süre önce şu açıklamayı yaptı:
“Bu masada herkes eşit. Eşit şartlarda biz bu masaya oturduk.”
Bu durum, milletvekilliği seçiminde kontenjandan CHP listesine girmek isteyecekleri ihtimalini de gözler önüne seriyor. Peki CHP seçmeni buna sıcak bakar mı?
Baş yarılır börk içinde, kol kırılır yen içinde kalır mı? CHP oylarını sonradan ne olacağı belli olmayan insanların milletvekilliği için kullanmak, bu değerli oyları heba etmek anlamına gelir. Bu asla kabul edilemez.
Vatansever, Atatürk sevdalısı, Kuva-i Milliye ruhundan gelen Cumhuriyet Halk Partili seçmenler, partileri için emeklerini her zaman ortaya koymuşlardır. Canla başla mücadele etmişlerdir. İstanbul Seçimleri bu durumun net göstergesidir. Böyle bir seçmen kitlesine yakışır bir Milletvekili listesi yapılması da son derece önemlidir.
Öte yandan, kadınların siyasette var olması, Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır değerdedir. Bu listeler hazırlanırken, kadın milletvekili adaylarını da seçilecek sıralara koymak, kadın siyasetçilere çoktan ödenmesi gereken bir borç olarak görüyorum.
Peki halkın gündeminde ne var?
Halk yüksek enflasyon nedeniyle hayat pahalılığı karşısında sadece ve sadece karnını doyurmanın derdine düşmüş durumda. Bunun yanında fahiş artan kira ve ev fiyatları nedeniyle barınma sorunu da halkın başka bir kanayan yarasıdır. Temel ihtiyacı karşılanmamış bir insanın, başka sorunları düşünecek hali kalır mı? Elbette kalmaz.
Eğitim, sağlık, üretim, girdi maliyetlerinin artması, dış borç açığı, yükselen döviz kurları, iklim şartlarının değişmesinin yanında, acilen çözülmesi beklenen mülteci sorununu da eklediğimizde, ülkemiz ikinci yüzyıla, onlarca sorunla yıpranmış olarak girecektir.
Sorunlar net ise, çözüm de net olmalı. Yeter ki çözmek için samimi, dürüst, çalışkan, halk için siyaset yapan liderler olsun.
Ancak işte böyle inandığımız içimize sinen bir Cumhurbaşkanı adayına oyumuzu gönül rahatlığı ile atabiliriz… (Mersin Times)
GÜLBİN DAL
İstanbul’a her gittiğimde Feriköy Antika Pazarı’nı dolaşmadan geri dönmem. Hem etkilendiğim hem geçmişe dair çok şeyi gördüğüm, hoş sohbet insanlarla anılara dair sohbetler yaptığım, kıyafetlerimi evimi tamamlayacak objeleri veya eşyaları satın aldığım inanılmaz keyifli bir pazar.
Feriköy Antika Pazar’ı 2009 yılında, sayın Mustafa Sarıgül’ün Şişli Belediye Başkanlığı döneminde açılmış ve o günden bu yana çok ilgi görmüş, büyümüş ve gelişmiş. Şu anda tezgah sayısı dört yüzü geçmiş, pazar günleri ziyaretçi sayısı ise binden fazla. Bu pazarda sadece antika eşyalar yok! Bu pazarı dolaşmak tarihi bir film setinde dolaşmanın tadını almak gibi bir şey. Fotoğraf çekmek için bile bu pazarı dolaşabilirsiniz. Ayrıca fiyatların, güncel fiyatlara göre çok daha uygun olması ve pazarlık yapabilmeniz de ayrı keyifli. Oradan ayrılırken, neden Mersin’de de böyle bir pazar yok diye de düşünürdüm hep!
Mersin Büyük Şehir Belediye Başkanımız Sayın Vahap Seçer’ in bir başka orijinal ve sıra dışı bir projesi, “Antika Pazarı” sonunda Mersin ‘de. Bu çalışmada kuşkusuz Sayın Meral Seçer hanımefendinin emeği, desteği asla yadsınamaz, ki Meral Seçer hanımefendinin Kadınlar için yaptığı farklı çalışmalar ile kadınlarımızın yüzünü güldürdüğünü çok iyi biliyoruz.
Mersin, Yenişehir İlçesi, İstemihan Talay Bulvarın ‘da 10 Aralık Cumartesi günü ilk defa açılan Antika Pazarı görülmeye değerdi. Özellikle bu işi yapan Antikacılar ile aile yadigarı eşyaları sergileyen insanlar pazarı şenlendirdi. Aile Yadigarı eşyaları sergileyen insanların temel amacı, o eşyaları yapan veya kullanan insanları yad etmek olduğuna da eminim.
Böyle bir buluşma noktasını bizlere, Mersin halkına sunan sayın Vahap Seçer’e bizzat pazara gelerek tüm tezgahlar ile tek tek ilgilenen sayın Meral Seçer’e can-ı yürekten teşekkür ediyorum.
Mersin Antika pazarının, İstanbul Feriköy Antika Pazarı gibi olması elbette biraz zaman alacak. Belki bir akşam üzeri, eskilerden şarkıların söylendiği minik bir konser, 1960’lı 70’li yılların kıyafetleri ile hazırlanacak defile ile Mersin Halkının Antika Pazarına ilgisi artırılabilir. Hafta sonu çevre illerden gelen misafirler için de bu pazar ilgi odağı olabilir.
Bunun için de, Mersin Gözne çıkışından itibaren kullanılacak yönlendirme tabelası, eski dönem kıyafetler giyen tanıtım ekibinin şehrin farklı bölgelerinde duyuru ve yönlendirme broşürleri dağıtması, ziyaretçi sayısını artıracaklar yöntemlerden bazıları.
Duygu dolu, anlam dolu, eski kokan Mersin Antika Pazarı’nın, o kendine has havasını solumak için bir cumartesi gününüzü bu pazara ayırabilirsiniz.
Bekliyoruz… (Mersin Times)
GÜLBİN DAL
Hayatınızın en zor zamanları nedir? diye bir soru yöneltsek, insanların büyük bir çoğunluğu; “hastanede olduğum zamanlar diyecektir.”
İflas etmek, işsiz kalmak, doğal felaketler, dost darbesi de bu zor zamanlardan bazılarıdır elbette. Hele bir de AŞK acısı var ki, en fenasıda budur. Gençlik yıllarımızın en kahredici, en onulmaz acısıydı Aşk acısı. Şimdilerde gençlerimize söylüyorum, “Hayattaki en büyük acınız Aşktan olsun.”
Aşk acısını bir kenara koyarsak, gerçek üzüntüler, çaresizlikler ve kendimizin, ya da bir yakınımızın hastanede yattığı zamanlardır. Kendimizin veya sevdiklerimizin sağlığı ile ilgili sorunlar hepimizi derinden etkiler. Bu günler hafızalarımızdan silinmeyen en kederli günlerdir. Bu kederli günlerde, üstüne üstlük parasızsanız, kimsesizseniz ve tek başınaysanız hissettikleriniz sizi çok daha derinden etkiler.
Yerel yönetimler, o bölge halkı için, bir nevi devlet kapısıdır.
-Anayasamızın 127. maddesi gereğince “mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması” amacıyla kurulan kamu tüzel kişilerdir, belediyeler.-
Kimsesizlerin kimsesi olmak!
Bu ifadeyi, birçok Devlet yetkilisi kullanır. Ancak bu ifadeyi uygulamaya geçirmek, kimsesizlerin kimsesi olmak çok az kişiye nasip olur. Bunun için merhamet duygusunun, sorumluluk bilincinin, yaratıcı bir zekanın olması mutlak şarttır. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Vahap Seçer’in tam da böyle bir insan olduğuna inancım tam. Hastalar ve hasta yakınları için yapılmış olan, Refakatçı Evi merhamet duygusunu, sorumluluk bilincini, yaratıcı zekayı içinde barındıran bir projedir.
Mersin Üniversitesi veya Şehir hastanesinde yatan hasta yakınları için konaklama ve hastaneye servis hizmeti sunan Refakatçı evi – Dosthane, Mersin’in uzak İlçeleri halkına sunulan büyük bir hizmettir. Hayatınızın en zor zamanı, Mersin Büyük Şehir Belediyesi’nin sunduğu Dostane hizmeti ile, zor olan bir çok işin, kolay hale geldiğini göreceksiniz. Sevdikleriniz hastanede yatarken sizlerde güler yüzlü, samimi ve sıcak Dostane hizmeti ile kendinizi güvende hissedeceksiniz.
Başkanımız Sayın Vahap Seçer’e duyurulur.
“Aşk acısı çeken gençlerimiz için bir de Aşkhane açılmalıdır.” (Mersin Times)
GÜLBİN DAL
Üniversite öğrenimimi Mersin dışında, kış aylarının hayli soğuk geçtiği bir şehirde yaptım.
İç Anadolu şehri olması sebebiyle, hakikaten soğuğu inanılmazdı. O yıllarda seyahatlerimizi otobüs ile yapardık. Okullar açıldığı zaman, yolcu otobüslerinin hali görülmeye değerdi.Bir kargaşa, bir telaş, bir kalabalık…
Aman Allahım. Öğrencilik malum.
Yatak, yorgan, yastık, battaniye, televizyon, soba, tencere, tüp, ne ararsanız vardı!
Peki yükümüz bunlarla mı kalırdı? Elbette hayır.
Kolilere limon, portakal, bulgur, salça, yağ, börek, sıkma, mantı, içli köfte.
Aklınıza ne gelirse. Ailelerimiz kolilere, valizlere ne koyarsa, hepsi kabulümüzdü.
Öğrencilik işte, hele bir de ailenizin imkanları kısıtlı ise, bu erzaklar bizleri kurtaran, çok değerli malzemelerdi.
Üniversiteyi kazandığım ilk yıl, otogara indiğimde, kendimi çok yalnız hissetmiştim. Bilmediğimiz bir şehirdi.
Ürkek, kaygılı ve temkiniydim. Bir telaşla koşuşturan kalabalığın olduğu, koca otogarda kendimi yapayalnız hissetmiştim.
Hâlbuki Mersin ‘de üniversite okumaya gelen gençlerimizin hali, böyle mi?
Otogara iner inmez, ‘Hoş geldin oğlum, Hoş geldin kızım’ afişini gören her genç, Mersin’in sıcacık havası gibi, Büyük Şehir Belediye Başkanımız Vahap Seçer’in sıcacık karşılaması ile kaygısını, ürkekliğini ve yalnızlığını unutup gitmiştir.
Yardım masasında görevli personellerin, Mersin Büyük Şehir Belediyesi’nin öğrencilere sunduğu imkanları dinleyince, derinden bir nefes alıp;
‘Oh be iyi ki Mersin ‘deyiz.’ dediklerine eminim.
Mersin’ de yaşayan öğrenciler için Sayın Vahap Seçer,
Geçen sene bir söz verdi.
‘Her ne olursa olsun, öğrencilere belediye otobüs bileti 1 TL olacak.’
Öğrencilere, belediye otobüs biletinin 1 TL olacağının sözünü vermek, hiç bir Büyük Şehir Belediye başkanının üstleneceği sorumluluk değildir.
Bizim buralarda şöyle denir, ’Bunu yapmak her babayiğidin harcı değildir.’
Üniversite kampüs alanının çok yakınında bulunan Çamaşır Cafe, öğrencilerin hem çamaşırlarını yıkayacağı, hem de çayını kahvesini içeceği bir alan olarak, parmakla gösterilecek bir hizmettir. Yine, Büyük Şehir Belediyesi’nin açmış olduğu, Öğrenci Çalışma Merkezi ve Okuma Salonları ders çalışmak için ideal ortamlardır. Yurtta, öğrenci evlerinde veya kendi evlerinde, kalabalık ortamlarda ders çalışmaya zorlanan öğrenciler için, bu merkezler biçilmiş kaftan.
Hijyenik bir ortamda, mevsim sebzeleri ile yapılan, mevsim meyvelerinin de eklendiği, etli veya tavuklu üç kap yemek 3,5 lira. Hakikaten inanılmaz.
Mersin’de üniversite okuyan öğrencilerimizin koli koli, memleketlerinden erzak taşımalarına hiç de gerek yok. Mersin Büyük Şehir Belediyesi’nin 31 merkezde hizmet verdiği mahalle mutfaklarıyla hem öğrencilerin hem de Mersin halkının çok memnun olduğuna eminim.
Adnan Menderes Bulvarı sahil parkı, Mersin’in göz bebeği. Nefes alanı, moral alanı, özgürlük alanı. Sıkça düzenlenen konserler ile moral ve motivasyonunuzu en üst seviyeye çıkarabilirsiniz. Mersin Büyük Şehir Belediyesi’nin, hem lisans hem ön lisans öğrencilerine öğrenim bursu vermesi de, öğrenci ekonomisine çok büyük katkı sağlamıştır.
İlk yılı geride bıraktıktan sonra, ailesine yük olmak istemeyen öğrencileri için Denizkızı cafeler öğrencilere çalışma imkanı sağlıyor. Yine Mersin’de öğrenim gören öğrenciler, Mersin firmalarına CV’lerini bırakarak iş bulma fırsatı yakalayabiliyor. Mersin BüyükŞehir belediyesinin açtığı, Kariyer Merkezi bu anlamda üniversite öğrencilerine ve iş arayanlara çok büyük destek sunmaktadır. MBB Kariyer Merkezi eleman arayan firmalar ile, iş arayan insanları buluşturan önemli bir kurum haline gelmiştir.
Şimdi düşünüyorum da, üniversite okuduğum yıllarda ne kadar da çok zorluk yaşamışız. O dönemlerde, bizleri aile sıcaklığı ile karşılayan, onlarca hizmeti bizlere sunan, baba şefkatine sahip Vahap başkan gibi bir Belediye Başkanımız yoktu.
İşte tüm nedenlerden dolayı,
Mersin Hep Sevilir,
Vahap Başkan Hep Sevilir.
Ve sevilmeye devam edilir. (Mersi Times)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.