|
||
Pompeipolis' in, Soli' nin dinmeyen feryadı… | ||
Abdullah Ayan | ||
abdullahayan@gmail.com | ||
Son Mezitli Belediye Meclis toplantısı pek dikkatleri çekmeyen bir uyarıya sahne oluyor. Aynı zamanda arkeolog olan Meclis üyesi Ramazan Tokel; Büyükşehir Belediyesince hazırlanan nazım imar planında Antik Soli Limanı bitişiğindeki araziye dikkat çekiyor. Arazinin teknik altyapı alanı olarak işaretlendiğini, geçmişte atık su arıtma tesisi kurulmasıyla sonuçlanan yanlışlığın böylece sürdürülme tehlikesinin ortaya çıktığına dikkat çekiyor. (http://mersinyasam.net/HaberDetay.aspx?id=32395) Tokel' in, "dünyada orijinal haline dönüştürülebilecek tek liman olma özelliğiyle Soli limanı" atık su arıtma tesisi ile öldürülmeyi değil, kültür varlığı olarak eşsiz özellikleriyle Mersin'e ve tüm insanlığa kazandırılmalı önerisi önemli olmasına önemli ama yeni değil… Konuyu daha arıtma tesisi için ilk kazma vurulurken 15 yıl önce gündeme taşımış, dört bin yıllık "seramik çöplüğü" olarak tanımlanan alanın korunması gerektiğini 13 Ocak 2004 tarihinde Mersin gazetesindeki köşemde dile getirmiştim. Sonrası da var… 2010 yılında güneş festivali düzenleyip o kapsamda Pompeipolis' i, Soli' yi kurtarma seanslarında günün anlam ve önemine uygun konuşmalarla havanda su dövenlere yine bir makaleyle seslenmiştim. Şöyle diyordum makalenin bir yerinde; "(…) Sanki Pompeipolis' te yapacak bir şey bırakılmış gibi "yapacak her şey bitmeden" sunumları yapılacak… Sanki iliği kurutulan antik kentten geriye kurtarılacak şey kalmış gibi… 10 yıl önce Nuri Hocaoğlu, 4 bin yıllık porselen mezarlığının üzerine artıma tesisi kondurmaya hazırlandığında "son söz tükenmişti" zaten… Yapımına karşı çıktığımız, yazılarımızı şikayet kabul eden resmi kimi kurumların müdahalesiyle durdurulma aşamasına gelen o 'b.. çukuruna' karşı mücadelemizi izleyen dönemin önemli bir belediye başkanı makalede dile getirdiğim eleştiri ve uyarılardan bir şey anlamamış olmalı ki, ayak üstü sohbette "binlerce yıldır zaten çöp alanıymış, üzerine artıma tesisi yapılmasında ne mahzur var?" demişti. Şaka gibi ama adam, o binlerce yıllık tarihin aynası porselen kırıklarını, belediyesine toplattığı çöplerin içindeki kırık tabaklarla aynı sanıyordu… Sahi, Pompeipolis' ten geriye ne bıraktık ki, şimdi kalkmış, "yapılacak her şey bitmeden" türünden dramatik başlıklı söyleşiler düzenliyoruz? 2200 yıl önce Aratos' a beşik olmuş topraklardan, antik limandan, limana uzanan dünyada eşi zor bulunur o sütunlu yoldan geriye ne kaldı ki? Doymak bilmez hırsla her yıl biraz daha, biraz daha, çaktırmadan ve acımasızca geriye kalan alanları adım adım inşaata açmadık mı? Eskilerinin Allah taksiratını affetsin, şu son 20 yılda Mezitli' yi nice vaatlerle "yöneteceğim" iddiasıyla gelenlere ve geldikten sonra yaptıklarına bir bakın… "İşgal kuvvetleri gelse bu hoyratlıkta katleder miydi?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. (…) Antalya’ nın Konyaaltı plajına, Alanya sahiline on basar Mezitli sahili parsel parsel katledildi. Bırakın denize girecek yeri, nefes alacak koridor kalmamacasına en son metresine kadar her alan yapsatçıların gökdelenlerine peşkeş çekildi. Hukukçu kimliği, çevreye duyarlılığı, dürüstlüğüyle son umudum Uğur Yıldırım idi. Geçen 18 ay içinde ne değişti diye soranlara yanıtını vereyim. Artık dokunulmaz sandığım, bırakın sit alanını, kazıların gerçekleştiği bölgenin neredeyse içinde bile inşaatların başladığını görünce, ilk karşılaşmamızda isyanımı ve biraz da sitemlerimi dile getirdim. Uğur Ağabey Çaresizlik içinde ellerini iki yana açtı: “Adamlar Anıtlar Kurulundan gidip belge alıyor ve kapıya dayanıyorlar, ne yapabilirim?” Belediye Başkanı, çaresizlik içinde vatandaştan medet umuyordu, anlayacağınız… Çözümü de, formülü de kendisinin bulması gerektiğini söylerken, tıkandığımı htim… Şimdi kalkmışız, birilerini “yapacak her şey bitmeden” başlıklı söyleşilerde konuşturacak sonra da tartışacağız uzun uzun… Sanki “yapacak şey kalmış” gibi… Sanki koruyacağımız bir alanı bırakmışız gibi… Gidin 100 bin nüfuslu Mezitli’ de bir anket yapın ve sorun insanlara “Aratos’ u tanıyor musunuz?” diye. 10 kişiyi aşar mı? Sanmıyorum… Festival, Güneş günü, “yapacak her şey bitmeden” söyleşileri… “Ba’de harab El-Basra (Basra harab olduktan sonra)” klasikleri anlayacağınız. Öldürdüğü maktulün başında ağlayanlardan farkımız yok." * (https://abdullahayan.wordpress.com/2010/06/20/soli-pompeipolis-i-kurtarmak-geriye-ne-kaldi-ki-20-6-2010/ ) Sanırım 2003 ve 2010 yıllarında aynı minval üzere kaleme alınmış, biraz uyarı çokça sitem dolu o makalelerle söylenmesi gereken çok şeyi dile getirmişim. Dile getirmişim de kim okumuş, kim duymuş derseniz, sonucu bugün Mezitli Belediye Meclisine taşınan ve çözüm istenen mesele yeterince anlatmıyor mu? Birileri gözümüzün önünde 4-5 bin yıllık tarih yağmalamayı bugün de sürdürürken, birkaç saf olarak tanımlanan duyarlı insan da bozuk saat misali ara sıra o tarihi zenginliklerden geriye kalanları kurtaralım diye feryat ediyor. İyilerle kötülerin kavgası bu.. Kim mi kazanır? Yanıtı can yakıcı ama aşikâr sorularla vakit öldürmeyin, "güneşin anıt şehri" Soli' den, Pompeipolis' ten geriye kalanlarla avunmaya, keyif almaya bakın… (19.07.2018) |
||
Etiketler: Pompeipolis', in,, Soli', nin, dinmeyen, feryadı…, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.