24 Haziran sonuç itibariyle öyle beklendiği gibi bir dip dalga çıkarmadı ortaya. Ama 31 Martta ortaya çıkan tablo Erdoğan iktidarı için tek kelimeyle tam bir felaketi yansıtıyor.
Bakmayın siz Erdoğan' ın sanki zafer kazanmış gibi çıktığı balkondan 'Ankara Büyükşehir' i kaybettik, ilçeleri bizde' söylemlerine..
Erdoğan sonuç olarak kazandığı 24 Haziran' da başlayan gerilemeyi durduramadığı gibi 'başkanlık sistemiyle başlayacağını vaat ettiği büyük çıkışı yakalamak şöyle dursun, aradan geçen süreyi sonu meçhul ekonomik krizle doldurdu.
31 Martı bir yerel seçim olmaktan çıkarıp çok daha önemli hale getiren en ciddi sonuç, 1994' te İstanbul' da başlayan Erdoğan'ın 25 yıl sonra İstanbul' u kaybetmesidir.
Geçiştirilmeye çalışılsa da, bu yenilginin siyaseten de ciddi sonuçları olacaktır.
Gelelim, 31 Mart seçimleri öncesinde 1989 havasını hissedilmesine yol açan beklentilerin gerçekleşip gerçekleşmediğine…
1983' te iktidara gelen ANAP, başarılı bir dört yılın ardından tökezlemeye başlamış, ona rağmen 1987 genel seçimlerini Özal' ın ANAP'ı her ne kadar 1983 seçimlerindeki oy oranı gerilese de, 36 oy oranıyla ve daha da önemlisi 450 Milletvekilliğinin 292' isini kazanıp ezici biçimde Meclis çoğunluğuna sahip oldu. (bu seçimin eski siyasetçilere ömür boyu siyaset yasağı getiren Darbeci cuntanın anayasaya koyduğu hükmün referanduma götürülmesinden 2 ay sonra yapıldığını not etmekte yarar var. Daha da önemlisi Özal iktidarının tüm çabalarına karşın 24 milyon seçmenin oy kullandığı o referandumda siyaset yasağının kalkması 75 bin oy farkıyla gerçekleşti. Referandumda istediğini alamayan Özal, siyaset yasağı kalkan Demirel/Ecevit gibi siyasi kurtlar henüz kendilerine gelemeden baskın bir erken seçimle Meclis aritmetiği açısından geçmişe oranla çok daha rahat bir tabloya ulaştı. O kadar ki, 1983' te 45 oranıyla 450 Milletvekilliğinin 211' ini kazanan ANAP, 1987 seçimlerinde 36' ya gerileyen orana karşı 292 Milletvekilliği kazanacaktır)
Gerileyen halk desteğine karşı seçim sistemiyle oynayarak Milletvekili sayıları üzerinden elde edilen nisbi başarı ve yakaladığını sandığı rüzgar Özal' ın ülkeyi yönetmesine yetti mi?
Yetmedi ve hızla siyaset arenasına giriş yapan Demirel' in DYP' si, hayli sert muhalefet tarzıyla taşların yerinden oynamasını sağladı. Ama Özal asıl darbeyi hiç beklenmedik biçimde Meclis aritmetiğini etkilemesi kağıt üzerinde söz konusu olmayacak mahalli seçimlerde yedi.
1987 genel seçimlerinde 25 oy alan SHP ile 19' luk DYP, 1991 genel seçimlerinde iyice pekişecek güç birliğinin ilk işaretlerini 1989 Belediye seçimleriyle verdi.
ANAP' a karşı oluşan muhalefet adı koyulacak açık bir ittifak yapmadı ama Özal' a dur demeye hazırlanan Demirel ve merkezin solunu konsolide eden İnönü' nün başında olduğu SHP birlikteliği, ANAP'a karşı halkta yükselen tepkiyi de arkasına alarak, 1989 yerel seçimlerinde sandığa yansıtmayı başardı.
Bugün ortaya çıkan tabloya ne kadar da benziyor değil mi?
Ama 'Dejavu' bundan ibaret değil.
1987' de 36 oy oranına karşı Meclisteki koltukların 65' ini alan ANAP, başlayan inişi durduramayınca 1984' te 67 ilin 54' ünü kazanan parti 1989' da (Hakkari ve Bitlis gibi özel durumu olan iki ili saymazsak Özal' ın memleketi Malatya ile yetinmek zorunda kaldı.
Buna karşın 28,7 oy oranına karşı SHP, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Mersin, Kayseri gibi ülkenin önde gelen tüm illeri başta olmak üzere tam 39 ilin Belediye Başkanlıklarını ANAP' ın elinden aldı.
İstanbul' da Nurettin Sözen, Ankara' da Murat Karayalçın, İzmir' de Yüksel Çakmur, Adana' da Selahattin Çolak, Gaziantep' te Celal Doğan, Mersin' de Kaya Mutlu, Diyarbakır' da Turgut Atalay SHP' den Belediye Başkanı olurken, ANAP' ı yerle bir eden o günkü tabloyu Özal tarihe geçen tek cümleyle özetleyecekti:
"Üzerimizden silindir geçti"
Peki, 1989' da inanılmaz başarıya imza atan ve ülkenin neredeyse tüm kent belediye başkanlıklarını kazanan (o seçimin iki istisnası var: Bursa DYP' li, Konya Refah Partisi adaylarını tercih etmiştir) SHP, 5 yılın sonunda gerçekleşen 1994 seçimlerinde ne yaptı?
1989' da kazanılan Büyükşehir Belediyelerinin çoğu 1994' te bir daha kazanılmamak üzere kaybedildi.
İstanbul, Ankara, Diyarbakır,Kayseri, Konya, Erzurum başta olmak üzere 28 il belediyesi Refah Partisine geçti. ANAP yeniden güç toplayıp Adana, Bursa, Mersin Büyükşehirlerinin yer aldığı 14 il belediye başkanlıklarını aldı. (1984-89 arasında Adana Belediye Başkanı olan Aytaç Durak ve Mersin Belediye Başkanı koltuğunda oturan Okan Merzeci 1994' te 5 yıllık aranın ardından yeniden belediye başkanı oldular)
SHP' nin elinde 1989' da elde ettiği onca belediyeden geriye Gaziantep, Kocaeli (Gaziantep' te Celal Doğan, Kocaeli' de Sefa Sirmen) Büyükşehirleri dışında dişe dokunur hiçbir Belediye kalmadı…
İyi de, 5 yılda köprülerin altından hangi sular aktı, 1989' da ANAP' ın üzerinden silindir gibi geçen seçmen iradesi 5 yılın sonunda ne oldu da SHP' yi bir daha iflah olmayacak biçimde yerle bir etti?
Nasıl oldu da, İstanbul ve Ankara gibi ülkenin her anlamda en önemli iki Metropol Belediyesi bir daha değişmemek üzere Refah (refahın kapatılmasıyla 1999 seçimlerinde Fazilet sürdürecektir misyonu) ve aynı hareketin içinden doğan AK Parti 25 yıl boyunca bir daha SHP/CHP hatta DSP' ye yerel yönetimlerde gün yüzü göstermedi?
1989' da merkez soldan esmeye başlayan rüzgarın, 1994' te hüsrana dönen hikayesini detaylarıyla anlatacağım ama bir sonraki makalede… (Mersin Times)
ASAYİŞ
14 Kasım 2024ASAYİŞ
14 Kasım 2024ÇEVRE
14 Kasım 2024GENEL
14 Kasım 2024ASAYİŞ
14 Kasım 2024ASAYİŞ
14 Kasım 2024ASAYİŞ
14 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.